20 Mart 2012 Salı
Ne Olur Bu Dünya'da Sen "YOK" Ol..!
Yine aklımda yüzlerce soru uçuşup duruyor , havada asılı öylece... Benim şaşkın aklım gibi konacak yer bulamıyor bulsa uymuyor...
Sevginin birçok çeşidi, aşkın bin bir yolu var... Sevgili Mevlana'mın dediği; "Allah'a ulaşacak birçok yol vardı ; ben aşkı seçtim."
Aşk da bir yol , belki de en kısa olan... Anneye , babaya , kardeşe , arkadaşa , eşe , dosta ; onların en güzel mekanına -yüreğine- ulaşacak en kısa ve kestirme yol.
Allah'a ulaşabilmek için bir yol... Görmediğimiz ama hep hissettiğimiz , Varlığıyla her şeyi ve bizi kuşatan Rabb'ime ulaşmak için bir yol...
İnsan görmeden , dokunmadan , hissetmeden sevebilir mi..?
Elbette ki sevebilir , önemli olan hissiyattır nihayetinde..!
O zaman ma'neviyat denilen olgu her şeye yetebiliyor demek ki..! Nasıl da büyük bir çelişki değil mi?
Önümüze örülen duvarların farkına varamadan geçiyor ömrümüz çoğumuzun. Ve isteklerimiz hiç bitmiyor... Her şeye sahip olmak istiyoruz. İstediğimizi aldığımızda ise bu sefer daha güzeline ulaşma derdindeyiz yani maddi olan şeylere öyle körü körüne bağlıyız ki mutluluğun nevide değil ma'nevi olanda olduğunu aklımıza bile getiremiyoruz... Sonuçta maddi olanın verdiği mutluluk bir kaç zaman içinde geçiyor ve yine nedensiz tatsız tuzsuz hissetmeye başlıyoruz... Nasıl bir çelişki , ne büyük bir kısırdöngü...
Şimdi anlamaya çalışıyorum... Görmeden sevdiğimi , aslında görüyor ; dokunamam sanıyorken , ona dokunuyor ve hatta hissediyorum.
Öyle ki " bak karşındayım , hadi gel tut elimi..! " dese , büyüsü bozulmasın diye , ma'neviyatımızı yitirmeyelim diye , dünya harcadığı her şey gibi bizi de harcamasın diye , gözlerimi kapatıp " hadi dön saklandığın yere ..! " diyesim var...
Korkuyorum... Haksız da sayılmam - ki aslında haklı olmak beni şimdiye kadar hep acıtmıştır - haklı olmak istemediğimden sorular sormak bile - o tehlikeli tuzağa düşmemek için - anlamsız ve gereksiz geliyor...
Hem ne önemi var ki..? Benim bilmek istediğim şey varoluşun değil... Bu dünya içinde ne kadar "yok" olabildiğin... Ne kadar yoksan bu savaş meydanında , bu çıkar kavgasında ; o kadar benimsin , bendesin , bendensin...
Görmedim ve görme isteğim de yok... Seni koyduğum ve yakıştırdığım yerde öyle güzelsin ki , buna kendimi o kadar inandırdım ki ; yine bir aynılığın yine bir sıradanlığın karşısında çaresiz kalmaktan korkuyorum...
Ama eninde sonunda olacak güzel insan... Zaman geçecek , yüreklerimiz birbirini tanıyacak hatta ezberleyecek hangi yolu karanlığa çıkar , hüzne batar ; hangisi aydınlık , hangisi ışıklı hepsini bilecek... Ve gün gelecek ellerimiz dokunmak isteyecek...
İşte o gün tek dua'm şu olacak :
Her yüzünü gösteren bu dünyanın hiçbir yerine ait olma , hiçbir yerini mekan edinme , hiçbir metrekarenin sahibi olma... Bu dünyadan uzak , seni koyduğum ve yakıştırdığım tahtında kendi evreninin hükümdarı ol... Bu dünyada olma güzel insan bu dünyadan olma... Kendi evreninin hükümdarı ol !
Seni koyduğum ve yakıştırdığım yerde öyle güzelsin ki...
Ne olur bu dünyada sen " YOK" ol...
Tarih: Evvel zaman içinde...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder